Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Third Birthday tickers

16 Aralık 2013 Pazartesi

Yolun yarısında çocuklarım

Şurada 2 saat sonra 34 bitecek ve 35 olacağım, kendimden mi bahsedeceğim tabiiki de çocuklarımdan bahsedeceğim. Öncelikle Ali Yiğit artık tamamen yürüyor, evin içinde bir küçük adam sürekli gezip duruyor. Gezerken de çene durmuyor, kelimelerimiz de arttı bu arada. Gel, gitti, bitti, poh (top), atti (attı), ayse(Ayşe yani ben), arada sırada anne ve hep baba. O kadar güzel baba diyorki anlatamam, babasının yağlarının erimemesi mümkün değil. Keyfi nasıl dersek, hep yerinde ama şu hastalık yakamızı bırakmadı. Sürekli bir öksürük, ve elimiz de hep buhar makinesi, zor ve yorucu.
Yaren'e gelince, ilk göz ağrım, canımın içi, can yoldaşım, baktıkça burnumun direğini sızlatanım iyi değil hem de hiç iyi değil. Hep bi sızlanma, hep bir hırçınlık, hep bir bağırma . Kötü aramız hem de çok kötü, ne zaman geçecek bugünler. Hemen bitsin, bu doğum günüm de tek isteğim bu; sağlığın sıhhatin ve huzurun yanında.

3 Kasım 2013 Pazar

Yürüyorsun Oğlum

Oğlum hayata adım attı bugün. Artık ayaklarının üzerinde duruyorsun ve hayatın boyunca hep sağlam basarsın inşallah .

13 Mayıs 2013 Pazartesi

CANLARIM

Her defasında bu son artık düzenli yazacağım diyorum ama bir türlü olmuyor. Yine açtım bilgisayırı oturdum başına yine sürekli yazacağım diye, inşallah artık ara vermem.
Yazacak o kadar şey var ki nerden başlayacağımı bilemiyorum. Biliyorum aslında Yaren'in kreşli olmasından başlayacağım. Evet kızımın 15 Nisan 2013 tarihi itibariyle evinden, annesinden, babasından bağımsız bir hayatı var. Çok tuhaf bir duygu benim dahil olmadığım, okula anneler girmez dediği bir hayatı....
İlk gün çok zor oldu haliyle.Babası Yaren ve ben gittik. Biz müdür ile konuşurken Yaren yukarı çıktı ağlamadan sızlamadan, aradan biraz zaman geçince bizde çıktık arkasından o da ne ağlıyor bebeğim, kıyamam ben ona. Daha önce karar verdiğimiz 4 yaş sınıfının onun için uygun olmadığına karar verip , 3 yaş sınıfında bırakıp çıktık. Felaket yağmurlu bir günde okula gidip gelmelerle telefon ile sormalarla günü heyecanlı, buruk , endişeli, şaşkın bir şekilde bitirdik. İkinci gün gayet normal mutlu bir şekilde servisle kendi başına gitti okula. Çok problem yaşamadık alışma sürecinde arada bir sızlanmalar dışında, tabi bunda Yaren'in benim işe gittiğimi sanmasının büyük payı var. Canım kızım ilerde bunu okuyunca belki bana çok kızacaksın ama evde Ali Yiğit ile beraber kaldığımı bilseydin eminim hiç bi zaman gitmek istemeyecektin kreşe. Şimdilik okul maceramız iyi gidiyor Allah'ıma şükür. Hele iki gün önce de kreşde anneler günü ile şiir okuyup, şarkı söylemesi bana tarifi imkansız duygular yaşattı. Sırayla gelişi yerinde güzelce duruşu arada bana el sallaması, sonunda selam verişi bana kızımın büyüdüğünü ve kreşte herşeyin yolunda oluşunu hisstettirdi.
Kızım ile çocuk olmanın güzelliğini ve bir çocuğun küçücük şeylerden mutlu olduğunu hatırlıyorum. Hatırlıyorum diyorum çünkü çocukken hangi ayakkabı bilemiyorum ama yeni alınan bir ayakkabımı giyebilmek için bian önce sabah olmasını istemiştim, işte kızım o günkü yaşadığım duyguları tekrar hatırlattı bana. Anneler günü gösterisinden çıktıktan sonra Yaren'e sandalet aldık, o gün çok yorgun olduğu için pek farkına varmadı ama bigün sonra evin içinde giydi ve yatarken bana şu cümleyi kurdu: " anne ayakkabılarım yatağımın yanında dursun sabah kalkınca giyeyim".. Bu cümlenin üstüne ne söylersin ki , tabiki hiç birşey..
Gelelim Ali Yiğit Paşa'ya.Minnak oluşum yerde sürünmeye başladı 15 gündür, babasının evden uzaklaşmasını bekliyormuş. Babasının Kiev'e gittiği gün bir komando edasıyla sürünmeye başladı yerlerde. (20.04.2013)
Garibim göremedi oğlunun ilk emekleyişini, Yaren'nin de ilk adımlarında yanımızda değildi, inşallah Ali Yiğit'in ilk adım attığı gün yanımızda olur.İlk traştada yoktu şaka gibi, Mersin de dedem ben traş ettireceğim oğlumu diyice haliyle kabul etmiştik. Ama tam erkek traşını babası ettirdi oğluma.(03.05.2013) Birde tatlı oldu oğluşum, çok yakıştı kısa saç. Ama bu aralar pek keyfimiz yok, hasta benim minnak erkeğim. 20 gündür geçmek bilmeyen bir öksürüğümüz var, iki defa doktora gittik. Yarın yine gideceğiz ve Yaren doğduğundan bu yana gittiğimiz Dr.Ali Bey'in dışında başka bir doktora. İnşallah kötü birşeyi yoktur oğluşumun.

İşte canlarımla günlerimiz böyle geçip gidiyor.

28 Şubat 2013 Perşembe

ÖZÜR DİLERİM

Bugün çok güzel bir güne uyandık.Önce Yaren'in yataktaki şekli, sonra da bütün gün parkta güzel vakit geçirmesi yüzümde bir tebessüm yarattı hep. Fakat akşam olup da yatma vakti gelince olan oldu.
İki gündür ortalarda gözüme takılmayan, kızımın kıymetlisi, daha o doğmadan ona aldığım ilk hediye ilk oyuncak olan aslancığını istedi Yaren. Ama yok , oraya baktım yok, buraya baktım yok, yok işte yok. Düşündüm en son ne zaman gördüm diye, pazartesi günü pazara çıktığımızda görmüştüm elinde, hatta yere düşürdün aldım yerden ama sonrası yok.. Aslancıkta yok gitti, bir daha da geri geleceğini sanmıyorum.. Tamamen benim suçum niye izin verirsin pazara cıkarken almasına, ağladım üzüldüm ama yapacak bişey yok.
Sadece senden özür dileyebiliyorum
NE olur affet beniiii

25 Şubat 2013 Pazartesi

Benim bebeklerim

Evet çok üzün süredir yazmıyorum ve pişmanım. Sizler büyüyorsunuz , hergün farklı şeyler yapıp, farklı şeyler söyleyip şaşırtıyorsunuz bizi. Bundan sonra elimden geldiğince yazmaya çalışacağım,
Bugünden başlayalım neler yaptığımızla ilgili.
Günlerdir beklenen kaka sabah sabah gelince günün güzel olacağı belli oldu. Şimdi ne alaka diyorsunuz dimi. Ali Yiğit Paşamız saymadım ama en az beş gündür kaka yapmıyordu, sonunda yaptıda kendide bizde rahatladık. Öğleden sonrada pazara gittik Yaren, Ali Yiğit, annem ve ben. Yaren'imi pazarın içindeki parka götürdük. Her halinden belliydi keyif aldığı bebeğimin. Hele evin önündeki çakma parktaki hali görülmeye değerdi. Önce kovalamaca oynadık sonra ben baloncuğu ile balonlar yaptım, Yaren'im de balonların peşinden koşturdu durdu. Kızımla beraber çok eğlendik, inşallah geçirdiğimiz bu güzel gün kızıma da iyi gelmiştir, çünkü bana çok iyi geldi. Bir de akşam yemeğin de hiç ısrar etmeden bir tabak lahana sarmasını hüpletti ya değmeyin keyfime.
Şimdi ise Yaren Hanım günün yorgunluğundan, Ali Yiğit Paşa ise kaka yapmanın rahatlığı ile mışıl mışıl uyuyor. Benim uykularım sizin olsun bebeklerim benim. İkinizi de çok seviyorum.


13 Kasım 2012 Salı

CANIM KIZIM

Bebeğim, bitanem, canım kızım
Hayatında o kadar çok şey değişti ki nasıl etkilendin bilemiyorum.
Bana şuan hayatında en büyük pişmanlığın nedir diye sorsalar heralde, senin o güzelim saçını kestirmem derim.O kadar pişmanım ki anlatamam, ne bileyim ben hiç düşünemedin nasıl uzayacak bu saçlar, sadece seyrek olmasına takılmıştım ve tabikide çevre baskısına. Kestir güçlü çıksın dediler durdular, başımın etini yediler. Saçlı halini o kadar özlüyorum ki....
Hayatında ki değişiklikler bir kardeşinin olmasıyla devam etti. Ve çok ama çok etkilendin. Üzüldün,üzdün, ağladın, ağlattın bebeğim. Biliyorum çok zor senin için ama alışacaksın bitanem.
Şimdi de odanı değiştirdik.
Evet herşeyi aynı tutamayız ama hayatında ki bütün değişikliklerin sana mutluluk getirmesini diliyorum.
Ve suratındaki o hınzır gülümsemeye bayılıyorum,
Gizli mahsumiyetine yüreğim hep cız ediyor.
seni çok ama çok seviyorummmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm

31 Mayıs 2012 Perşembe

MUTLULUK

İşe geç kaldım bugün, apar topar hazırlanırken Yaren uyandı, ben hazırlandığım için Deniz gitti yanına, ben de o sırada odasının önünden geçiyordum ve günaydın dedim küçük hanıma .Babası tuvalete götürecek di, beni görünce annem götürsün dedi, babasına sen git dedi. Ben de koştum hemen kızımın yanına sayılı sabahlar görüyorum çiçeğimi, ne kadar geç kalsam da umrumda  mı. Sarıldı bana ve omzuma bir öpücük kondurdu.
Hiç böyle müthiş başlamamıştım güne, teşekkürler kara kızım varlığın için, varlığınla beni mutlu ettiğin için.