Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Third Birthday tickers

27 Aralık 2011 Salı

Büyüyorsun....

Az önce altını değiştirdim sen mışıl mışıl uyurken, her gece yatmadan değiştiriyorum, bazen babana bırakıyorum, işten geldiğinde o değiştiriyor.Sonra yatakta ters dönmüşsün düzelttim ve tam üstünü örterken batta ile sen böyle diyorsun battaniyeye, şöyle durdum ve seni seyrettim bir kaç saniye, içimden ne çabuk büyüyorsun dedim. Evet ne çabuk büyüyorsun bebeğim yaa.. Daha dün dü seni o yatağa bırakışım üç, üç buçuk aylıktın sanırım kendi odanda tek başına yatmaya başlayışın, minnacıktın doldurmuyordun yatağı, şimdi ise maşallah yarısına geliyor boyun. Battadan bahsedince aklıma geldi, birde çoraba palu diyorsun ısrarla. Herşeyi çok güzel ve net söylerken çorap niye palu çözemedim, ama olsun hoşuma gidiyor yine de.
Birde dün hapşurdun bende sana çok yaşa dedim sende hep beraber dedin, tam emin değilim aslında bilinçlimi dedin yoksa tesadüfen mi çıktı hep berabere benzer bir kelime ağzından bilemiyorum.

20 Aralık 2011 Salı

ÖZÜR DİLERİM

CANIM KIZIM,
Senden çok ama çok özür dilerim. Şuan işteyim ve bütün gün aklımdan çıkmadın.Biran önce yanına gelip sana kendimi affettirmek istiyorum, gerçi sen beni çoktan affettin ama gel sen bir de bunu içime, sızlayan yüreğime sor.
Dün senin için eşleştirme kartları hazırlamış ve hemencecik senden onları yapmanı istemiştim, bencilce..
Evet bencilce bir davranıştı benim kisi,sen önce onların ne olduğunu kavrayacaksın, ben defalarca sana tekrar tekrar nasıl yapacağını gösterecek, dizdiğim kartları elinle itekleyip dağıtmanı sabırla bekleyecektim ve sende bir gün, iki gün, hatta bir hafta sonra yapmaya başlayacaktın. Ama ben sabırsızca davranıp bencilce hemen yapmanı istedim... Yapamayınca da sana kızdım yetmedi seni ağlattım.( şimdi neredeyse bende ağlayacağım ama bu neyi değiştirir ki). Ve şimdi de vicdan azabından kıvranıyorum, dün akşam sana çok kötü davrandım...
ne olur beni affet minik kuşum...

8 Aralık 2011 Perşembe

tarihe not

Onun için aldığım ahşap blokları artık dizmeye başladı ve ben ondan daha çok mutlu oldum:))
Her bloklardan birini koyuşunda anne bakkk, yıkılınca da düştüü diyor.

tarihe not

Kızımla ilk defa evcilik oynuyoruz....17.11.2011

KIZIM NELER NELER YAPIYOR..

Evet hiç uzatmayacağım Yaren'im artık kendini ifade edebiliyor.
Önceleri papağan gibi sadece dediğimizi tekrarlıyor. belli başlı şeyleri kendiliğinden söylüyordu. Su gibi araba geldi gibi. Ama artık acıktım, üşüdüm ,korktum,doydum, istemiyorum, hayır diyor. En çok da hayır deyişine bayılıyorum;
-Yaren süt içecek misin
-Hayır
Bide elini kaldırıyor hanifendi...
Az önce üstünü örtmeye çalışıyorum bi güzel istemiyorum diyor ki içim eriyor.
Haa artık kandırmalarda var, bu akşam elinde Büşra'nın ona verdiği cüzdanı almış eline, güya içinde para varmış gibi elini içine sokup çıkartıp anne al beş diyor :)
Geçen haftalarda Yaren'e bi kitap verdim, kendimde bi tane alıp yatak odasında bizim yatakta yaslandık yan yana okumuştuk, bu akşam odasına geçtiğimizde hemen bi kitap aldı eline bana da kitapların olan dolabı gösterip aç aç diyor, sonrada oku oku diyor. İnşallah kitap okumaya alıştırabilirim seni bebeğim...

24 Kasım 2011 Perşembe

Yaren Büyüyor

En son kızım su dediğini yazmışım oysa şimdi neler diyor ve hayatında neler neler değişti. Öncelikle annesi işe başladı,evet maalesef öyle. İş görüşmesinden çıktından sonra ağlamıştım bunun sebebi işe alınmam değil, işe alınmıştım ama kızımdan ayrı kalacağım diye ağlamıştım.
Zaman o kadar çabuk geçiyor ve Yaren'im de o kadar çabuk büyüyor ve bende çok şey kaçırıyorum. Kaçırmamak içinde bu blogu düzenli tutmaya çalışacağım.
Bebeğim artık ne duyarsa tekrar edebiliyor tabikii canı isterse sen istediğin kadar Yaren şunu de bunu de desende kendi istemediği ve rüşvet vermediğin sürece mümkün değil.
uzunca bi süredirde iki kelimeyi birleştirebiliyordu; araba geldi,araba gitti,yağmur yağıyo gibi. Ama artık benim kızım cümleler kurmaya başladı, üç kelimeyi birleştirmeye geçti.
Birde küsmeyi öğrendi, istediği olmayınca paytak paytak yanından uzaklaşıp diğer odaya geçiyor yada yere yatıyor.her ne kadar bu özelliği hoşuma gitmesede çok tatlı oluyor bu hali.Bir de kızım ben evcilik oynuyorum. İlk oynadığımız gün gözlerim doldu(17.11.2011) Kızım büyüyor artık dedim her yeni bir şey yaptığını yada dediğini duydugum zaman ki gibi.
Artık yaptıklarını günü gününe, olmadı bi kaç gün farkla buraya yazmaya çalışacağım.
şimdi kızımla geçirdiğim güzel bi günden bahsedeyim. Pazar günü izinliyliydim, havada güzeldi aldım kızımı çarşıya çıktık işlerimi halledim Yaren'i parka götürecektim. Bankaya paramızı yatırdık,anneye pantolon aldık, Yaren'e iki kazak aldık, güllüğün altındaki çocuk parkına gitmeyi düşünüyordum ama fazla vaktimiz kalmayınca hemen güllüğün üstündeki havuzlu parka gittik çünkü oraya daha yakındık.İyiki oraya gitmişiz Yaren orda kendide küçücük bi köpecik buldu ve onunla bi güzel oynadı, elindeki mısırdan ona verdi, peşinden koştu durdu. Kızımın gerçekten mutlu olduğunu düşündüm.Ve böyle günleri daha çok  tekrarlamaya karar verdim.
Şimdilik bu kadar kısa zamanda görüşmek üzere....ama gerçekten kısa süre sonra artık kararlıyım yazmaya.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Yaren'nim Büyüyor

Hep yazmak istiyorum ama bi türlü fırsat olmuyor ve iki ay geçti yine yazmayalı, bu süre içerisinde Yaren çok ama değişti yani büyüdü. Akıllı kızım artık ne söylersek söyleyelim anlıyor. Konuşma çabası içerisinde bende söylediği anlamsız şeylere anlam yükleme çabasında aaa bunu söylüyor aaa şunu söylüyor diyorum. Daha dün ilk  defa bak dedi. Başka neler mi söylüyor; tabiki anne :) , meme, mamma, beş, pis birde arka arkasına üç dört diyor heralde tam emin değilim ama üç dörte çok benziyor.
Bu aralar birde terlik merakımız var, bir hafta kadar önce benim terliklerimi giymeye çalışıyordu, giyemez derken giydi yürüyemez derken yürüdü. Bende kızımın minicik ayakları için minicik pembe terlikler aldım şimdi onları giyiyor ama aklı hala benim terliklerde bazen zorla ayağımdan çıkarttırıyor.
Yaramazlıklarda arttı tabi ,aslında yaramazlık demiyeyimde hareketlilik arttı. Hele bir aydır(annemler bizdeydi bu sürede) sabahları yatak odasıyla oturma odası arasında mekik dokuyordu resmen.Sabah sabah dışarı çıkmak istiyor ,terliklerini getirip uyuyan babasının üstüne bırakıyor. Babası demişken babasına her istediğini yaptırıyor, şurda iki ay öncesine kadar bana düşkün olan kız şimdi babası olduğu zaman ben umrunda değilim:(
Birde kendisini azarlayıp ters ters bakanlara şirinlik yapıyor yada mesela sen bunu yapma diyorsun bir dakika içinde sana sarılıyor, öpüyor yani seni kandırmaya çalışyor o minicik aklınca. tıpkı bugün anneme yaptıgı gibi; annem kahve fincanları ile oynamasına izin vermedi,bir baktım ananesinin kollarında öpücükler veriyor küçük hanım.
Aaaa yazmayı unutuyordum nerdeyse; benim minik prensesim yürüyor, gerçi terliklerde bahsedince anlaşılmıştır yürüdügü ama ayriyeten bahsetmek istedim. Üç haziranda başladı tek başına ayaklarının üzerinde durmaya ve hayata ilk adımını atmaya.
VE ömrün boyunca inşallah hep tek başına dimdik durursun ayaklarının üzerinde bebeğim, ama annen hep yanında olacak bunu unutma, seni seviyorum YAREN'İM

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Yaren Neler Yapıyor

Annesi öpücük istediğinde kocaman öpüyor.
Banyodan sonra pudrasını kendine dökmeye çalışıyor.
Badisini çıkartırken kafasını eğiyor.
Koltuga kurulmayı çok seviyor.
Burnunun silineceğini biliyor. Kendi burnunu ve karşısındaki kişinin burnunu siliyor.

24 Nisan 2011 Pazar

Tarihe Not-1

Çekmeceleri açabilen kızım sonuda dolaplarıda açabiliyor. Tencereler yerlerde, patates soğan dışarda :))))

Çakma Ferber

Evet Yaren'i artık sallamıyorum, tam da beş gün oldu. Kolay oldumu olmadı, sallamaktan daha çok yoruluyorum ve daha çok vaktim gidiyor. Olsun kuzucuğum kendi kendine uyumaya alışsında ben razıyım. Aslında kendi kendine uyuyup uyumadığı bi muamma, bi bilene sormak lazım, benim eeeelerim olmasa uyumayacak , bu durumda bendeyanında olmasam uyumayacak. Şimdi kendi kendine uyuyor oluyormu? Olmuyor ben de farkındayım kendimi boşuna kandırmayayım. Ama ben şöyle bir yol izlemeye karar verdim; Birincisi Yaren yalnız kalmak istemiyor, öncelikle yalnız kalmayı öğretmem gerekiyor. O zamana kadarda yanında kalıp eeee eeeelemelere devam en azından bu süreçde sallanmayı unutacak.İkincisi sallanmayı tam anlamı ile unuttuğunda ferber tekrar denenecek.
Sallamayı bırakalı bugün beş gün oldu. Akşam uykuya geçişte problem yok, banyo yapıyor,mamasını yiyor, masal okunuyor, eee eeeler başlıyor ve uyuyor. Bu akşam rutinin dışına çıktık banyo, mama,  masal yoktu çünkü öğleden sonra uyumadığı için çok uykusu geldiğinden hemen eeelemeye başladım oda uyudu. Evet çok güzel akşam uykuya geçişlerimiz ama birde sabaha karşı uyanmalarımız olmasa. sebebini bi türlü çözemediğim bi durum. Aslında heralde emmek istiyor ama ben bunu kendime itiraf etmek istemiyorum.
Gündüz uykuya geçişimiz biraz daha zor. Uykusu geliyor, odasına götürüyorum eeeliyoorum uyumak istemiyor, yatağın içinde dolanıp duruyor, bende odadan çıkıp 3-5 dk arası yalnız bırakıyorum tabiki ağlıyor. sonra yanına girdiğim de hemen kendini yastığının yada battaniyesinin üstüne atıyor bende eeeliyorum ve uyuyor. Eşşek önce uyusunda şu ağlama faslı ortadan kalksa olmuyor dimi.
Ama başaracağız dimi bebeğim.(anne-kız aramızda halledeceğiz babadan destek görmeden:(  )

21 Nisan 2011 Perşembe

Muhterem Ferber

Evet bende Ferber'i deneyenlerdenim, özür dilerim kızım ama herşey senin için. Zor bir gündü,aynı zamanda da bol sulu..Yaren ağladı, ben ağladım, kayinvalidem ağladı ve nerdeyse kayınpederimde ağlayacaktı.
Dün akşam karar verdim bugün uygulayacağım diye çünkü Yaren Hanım iki üç gecedir uyku nedir bilmiyordu, uzun bir süredir araştırıyor araştırıyordum.Kitabın türkçesi olsa alıp okuyacaktım ama maalesef yok bir Allah'ın kuluda bu kadar yaygın olan bir yöntemin sahibinin kitabını zahmet edipde çevirmemiş. Allahtan tracy teyzemizin türkçesi var onu aldım okuyorum şuan. Bende internette deneyen annelerin deneyimleri okuyup ögrendim iyice, özellikle hayal annenin deneyimi beni teşfik etti. Hem ferber denediğinde kızının 16 aylık olması ve ayakta sallanması (bizim gibi) hemde kendilerinin doktor olması beni cesaretlendirdi.
Gerçekten zormuş... Akşam başlamayı düşünüyordum ama Yaren'in kahvaltıdan sonra uykusunun gelmesi, dün akşam uyumadığından çok uykusunun olması ve çok uykusunun olmasına rağmen 15 dk ayakta sallayıp da uyumayınca hemen şimdi başlıyorum dedim(aslında gece başlanması gerekiyormuş, gündüz uykusu için farklı bir yöntem varmış, hayal anne onu anlatmamış)
3 dk, 5 dk, 7 dk, 10 dk, 10 dk yok uyumuyor ağlıyor çığlıklar atıyor. Balkona çıkıyorum sesini duymayayım diye, fayda etmiyo sesi hep kulagımda.yağmur yayıyor hemde çok ama hep yarenin sesi sanki yanımda ağlıyor.Yatmıyor da ayakta bekliyor öğlece ben odaya girince atıyo kendini yatağa gel beni salla der gibi, yatırıyorum üstünü örtüyorum gözümün içine bakıyor ağlamıyor sakinleşiyor ama ben odadan çıkarken hemen ayakta başlıyor ağlamaya. Her odaya girişimde aynı davranış hemen kendisini battaniyesinin veya yastığının üstüne atıyor, kucağıma gelmek istemiyor, istese kollarını bana doğru uzatsa dayanamazdım heralde. En sonunda dayanamadım tabii, yoo sallayarak uyutmadım, yanında durup ninni söyledim ve 5 dk içinde uyudu. Olsun buda bir adım nede olsa sallamadan uyudu. mutfağa geçtim kayınvalidem bulaşıkları topluyordu bana baktı ve sütünmü akmış dedi bi baktım üstüme sağ göğsümden süt gelmiş ve üstümü ıslatmış ve koptuğum an.. Hıçkıra hıçkıya ağlıyorum, tutamıyorum kendimi içim sızlıyor hatta acıyor. şuan bunu yazarken bile ağlıyorum.
İkinci gündüz uykusunda da aynı yöntem 3 dk, 5 dk ve yanında ninni söylüyorum. ağlamalarla beraber 15 dk içinde uyuyor. bu arada ilk deneme tam bir saat sürdü 11 de başladım Yaren 12 de uyudu, tabikide bir saat boyunca ağlamadı, yanına girmelerim sakinleşmesi yanında kalıp ninni söylemem buna dahil.
Gelelim akşama, rutine bağlamak için banyosunu yaptırdım, mamasını yedirdim, odasının ışığını kapadım sadece masa lambası yanıyor, masal okudum. Masal bittikten sonra odadan çıkıp yine yalnız bırakacaktım. Ben masalı okurken biraz yatağının içinde dolandı sonra ayaga kalktı yatağının kenarından tutunup yatağın içinde gezindi arada bir kitabı elimden almaya çalıştı, ben masalı okurken kafamı onun kafasına dayadım hemencecik gülüverdi, ona oyun yaptğımı düşündü. bir iki kere aynı şeyi yaptım nasılda tatlı tatlı gülüyordu o an yanından çıkmamaya karar verdim, bu güler yüzü ağlatmak istemedim. Çok mutlu görünüyordu. Ninni söylemeye başladım uykusu vardı kendini yatağın içinde bi oraya bir buraya atıyordu, yavrum benim sallanmaya iyice alışmıştı ve sallanmak istiyordu ama ağlamıyordu. 20 dk ninni ve eeeelerimin sonunda uyudu minik meleğim ve şuan mışıl mışıl uyuyor. Benim uykularım senin olsun güzellik.

14 Nisan 2011 Perşembe

Koltuk

Evet kızımın bir ilki daha koltuktan tek başına inebiliyor. Düşmeden, yuvarlanmadan önce ellerini koyuyor sonra yana dogru kayıyor hafif hafif  ve ayaklar boşlukta ama korkmuyor hopp sonra yerde... Aferin kızıma ...
Bugün defalarca yaptı hoşunada gitti bayağı ama her defanın ardından alkışda istiyor o ayrı.. Bende her inmenin arkasından alkışlıyorum. Onu teşfik etmek için görünsede aslında mutluluktan alkışlıyorum içimden gele gele doya doya...
Üç dört gün önce arkadaşımı aramıştım, başka bir arkadaşın telefon numarasını almak için, numarayı bir kağıda yazdım ve kalemin bıraktın. sonra ne göreyim küçük kızım minicik elleriyle kalemi tutmuş karalıyor kağıdı. İlk kalem tutuşu ilk birşeyleri karalaması.. Şimdi o karalanan kağıt nerde mi, tabikide buzdolabının üstüne tutturuldu bile. Hep kıskanmıştın çocuklarının yaptıkları resimleri oraya buraya asanları, imrenmiştim. Çok güzel bir duygu mutfakta dolandıkça bebeğimin karaladığı kağıdı görüp onun yavaş yavaş büyüdüğünü farketmek.

11 Nisan 2011 Pazartesi

BİLMİYORUM...

Evet ne başlık koyacağımı bilmiyorum çünkü ne yazacağımıda bilmiyorum. Sadece yazmak istiyorum, tam bir ay olmuş yazmayalı ve bu bir ayda neler oldu neler. Mesela ve en önemlisi kızım Yaren'im bir yaşını doldurdu. Evet Yaren'nin doğum gününü, hazırlıklarımı, heyacanımı anlatayım.
Çok heycanlıydım, kafamda bir sürü planlar geziyordu, elimden geldiğince en güzelini yapmak istiyordum, bu bi ilkti kızımın ilk doğum günüydü,kendisi hernekadar farkında olmasada ilk partisiydi.  Öncelik tabiki pastaydı ve hiç tereddütsüz bir şeklinde olacakdı bundan emindim. Günlerce internetten bir şeklinde pasta fotograflarına baktım, notlar aldım, şurası böyle burası böyle olacak diye. Sipariş günü geldiğinde istediğim gibi yapamazlar korkusuyla pastanenin katoloğundaki bir şeklindeki pastayı sipariş verdim. Olsun yine de çok güzel olmuştu elinize sağlık böğürtlen pastanesi... Fakat sadece pastanın hiç fotografını çekmemişiz. İlerde kızıma göstermek, bak bu senin ilk pastan demek için. Allahtan bir kaç fotografta ve video kayıdında var.
İkinci kafama taktığım ise kapının süslenmesiydi. Pembe tül ve üstünde kocaman bir rakamı olacaktı.Günlerce koca bir rakamını aradım ve koca Antalya'da bulamadım. Sağolsun yaratıcı arkadaşım Özlem'in sayesinde simli mutlu yıllar 2011 yazısından 1 çıkarttık aldık ve onuda hallettik. Fakat bu kadar çok istediğim ve yaratıcılığımızı zorladığımız bu kapı süslemesinin fotoğrafı yok malesef. Artık iş başa düştü Yaren Hanım'a büyüdüğü zaman ballandıra ballandıra anlatacağım gerisi onun hayal gücüne kalmış  yada 2. doğum gününde hazırlarım belki o zaman çekerim fotoğrafını.
Ve süsler, salonu süsleyecektim ama neyle!!! Yine ara ara zorda olsa tam ümidimi kestiğim anda da olsa buldum istediğim gibi süsleri. Doğum günü cuma günüydü ve ben pazartesinden başladım salonu süslemeye heyecanla, mutlulukla, zaman zaman gözlerim dola dola...
Hazırlıklar böyleydi işte, doğum gününüde başka bir yazı da doğum günü başlığı altında yazarım artık, BİLMİYORUM... başlığı altında olmaz dimi yani :)))

10 Mart 2011 Perşembe

Sıradan Bir Günümüz-1

Bugün kızımla baş başa geçirdiğimiz üçüncü günümüz. Her şey çok güzel ve düzenli gidiyor. Tek sıkıntımız ne yemek yapacağım hem Yaren hem de kendimiz için. Artık her ne kadar yemeklerimizi birleştirsem de yani hepimizin ortak yiyeceği şeyler yapsamda zorlanıyorum hep. Kahvaltıdan sonra başlıyor bugün ne yapacağım telaşı, bütün kadınların klasik problemi olsada yemek, birde bebek eklenince olaya daha da zorlaşıyor. Aman tek derdimiz bu olsun dimi :)
Soğuk bir güne uyandım bugün hemde Yaren'den önce. Hava soğuk olduğu için hemen kahvaltımı yapayım dedim Yaren uyandıktan sonra yapacak olsaydım miniğim üşüyecekti benimle mutfakta. Kahvaltımı bitirmek üzereyken uyandı kızım, tatlı tatlı konuşuyodu yatağında. Yanına gitmeden kahvaltısın hazırladım, yoksa bi gitsem yanına sonra ayrılmak mümkün değil hemen ağlıyor. Kahvaltısını hazırladıktan sonra gittim yanına, bayılıyorum uykudan uyandıktan sonra yanına gitmeye, beni görür görmez nasıl mutlu oluyor anlatamam resmen gözleri parlıyor, herhalde oda beni özlüyor sabaha kadar.Güzelce kahvaltısını yaptıktan sonra oturma odamıza geçtik, oyun oynadı, kitaplarını karıştırdı  saat onbire dogru kivisini yedi, onikiye doğru uyudu. Üç gündür böyle düzenliyiz herşey saati saatine maşallah. O uyurken kararsız kaldım yemek yapmakla yapmamak arasında, nasıl olsa Yaren'in öğle yemeği var dedim ve yapmadım. Biraz kendimle ugraşmak istedim ve saçlarımı maşalamaya karar verdim. Tabikide saçlarım bitmeden uyandı miniğim, uyku süresi de azaldı ayrıca bu aralar. Saçımın yarısı maşalı yarısı toplu bi halde çıktım kzımın karşısına, ne şaşırdı nede güldü annesinin bu komik haline, öğle yemeğini yedirdim o halde ve saçlara devam dedim. Yatak odasında yanımda oyalandı yanımda kah maşanın kablosıyla uğraştı kah bana tuhaf tuhaf baktı. Sonra markete gittik beraber, çok rüzgar vardı dışarda, birden rüzgara çıkınca şaşırdı kızım. Hızlıca döndük evimize, biraz oyun, yogurt yeme derken saat dört oldu ve küçük hanım yine uyudu, sadece kırkbeş dakika. Uyanınca hemen yatağından çıkmak istemiyor, biraz battaniyesine sarılıyor biraz ayıcığına sarılıyor sağa sola atıyo kendini, yatak keyfi yapıyor hanfendi. Bende girdim yanına beraber öpüştük koklaştık. Çorapla yatırdığımı farkedip çıkardım çorapları biraz ayakları rahatlasın diye, küçük hanım aldı çorabını ayağının üstüne koyuyor aklınca çorabı giyiyor. Artık eşyaları tanıyor ve ne işe yaradıklarının farkında. İki gün önce de çok sık bandana kullanmasakda yerde bulduğu bandanasını kafasına takmaya çalışıyordu.
Yatak keyfinden sonra girdik kızımla beraber mutfağa, normalde akşam yemeklerini beraber yiyorduk ama bu akşam Ayşe Teyzesine gideceğimiz için Yaren'ne yemeğini yedirdim ki babası geldiğinde bizde yemeğimizi rahat rahat yiyelim, hemen çıkalım diye. Ayşe Teyzesinde keyfi yerindeydi, gülücükler attı bol bol teyzesine bazen de yalan kahkalar (bizi taklit ediyo eşeeek güler gibi yapıp kafasını yukarı kaldırıyor).
Dönüşte yolda uyudu,eve gelip pijamalarını giydirirken uyandı ama hemen geri uyudu iki sallamanın ardından. Şimdi mışıl mışıl uyuyor meleğim.





7 Mart 2011 Pazartesi

Baba İşte!!!!

Bugün kızımla başbaşaydık bütün gün, çünkü babamız işe başladı. Rüya gibi üç ay ne çabuk geldi geçti. Herşey çok kolaydı bu üç ay boyunca yemek yapmak,ev temizlemek, çamaşır asmak,alışverişe gitmek. Yaren ile ilgilenen hep birileri vardı hiç yalnız kalmıyordu. Kızımı ve beni bundan sonra zor günler bekliyor.
Gerçi bugün pek birşey anlamadık, tek zorlugumuz pazar dönüşü eşyalarımızı evimize çıkarmak olduk. Kızımı beş dakika yalnız bırakmak zorunda kaldım. Daha alışmadı yalnız olmaya bazen oyuna daldığında odadan çıktığımı farketmiyor bunun dışında hep peşimde nereye gidersem gideyim.
Sonra aldıklarımızı yerleştirirken dolaba Yaren'de elektrik süpergesi ile oynadı durdu. Bugün bayağı oyaladı elektrik süpürgesi onu. İşlerimiz bitince kızımla oturduk başbaşa akşam yemeğimizide yedik afiyetle.Yemek derken bulaşık derken gün nasıl bitti anlamadım bile. Şimdi mışıl mışıl uyuyor prenses.
İnşallah bundan sonraki günlerimizde böyle kolay ve eğlenceli geçer.
Babamızında yeni işi hayırlı uğurlu olsunnn....

27 Şubat 2011 Pazar

Alışveriş

Tam bi felaketti....
Ne oldu benim tatlı, sessiz, sakin kızıma bilemiyorum. Sanki eski Yaren gitti, yenisi geldi. Yada büyüyor ve etrafına daha duyarlı, ne istediğini biliyor. Daha önceleri dışarı çıktığımızda neşeli, kendi halinde etrafı seyreder, sadece acıktıgında ve uykusu geldiğinde biraz mızmızlanırdı. Hepsi bu...
Şimdi mi?

İki yağmurlu günden sonra bugün hava güzeldi, bizde dışarı çıkalım biraz alışveriş yapalım dedik. Yaren öğle yemeğini yesin uyku saatinde çıkarız arabasında güneşlenerek uyur dedim. Tam dediğim gibi oldu yemeğini yer yemez çıktık hemen, çıkar çıkmazda uyudu arabasında. Biraz yürüdük sonrada metroyla Özdilek Alışveriş Merkezine gittik. Küçük Hanım hala uyuyordu bizde fırsat bu fırsat uyanmadan yemeğimiz yiyelim dedik. Demez olaydık :) siparişi verir vermez uyandı. Uyanma ama nasıl bi uyanma sakin hiç uyumamış cin gibi bakıyo etrafına neyse yemeğe başladık Yaren'e de veriyorum ufak ufak ama bizim ufaklık yan masaya gözünü dikti, aç bi kedi gibi masada bişeylere bakıyo ama kestiremedik. Yan masadaki bayanda sordu, ne istiyor ki diye. Düşünün artık nasıl baktığını.. Neyse böyle başladı alışveriş merkezi maceramız. çıktık ordan bi spor mağazına girdik. Topla oynamayı seven kızım ne gördü dersiniz küçük toplardan oluşan bir yığın bende bir tane alıp verdim biraz oynasın diye mağazadan çıkarken aldım elinden geri koydum, Allah'ım bir kıyamet koptu anlatamam nasıl ağlıyor öyle böyle değil boncuk boncuk akıyor gözlerden. Evde aynısı olan bi topa niye 25 lira verelim dedik ve teselli etmeye çalıştık. Babası hemen gitti balon aldı, balonlarada deli oluyo ya kandıralım diye.. Neyse ilk facia yı atlattık. Başka bi mağazaya girdik, aman tanrım kasanın üstünde kocaman top şeklinde lambalar var hemde boy boy.. Bizim ki yine çıldırdı, başka insanların kucağına gitmeyen kız toplara ulaşabilmek için mağaza görevlilerinin kucağında gezdi. Ordanda çıktık bi faciayla, gezerken bizimkisi yanından geçen bir çocuğun balonu istiyor kendi balonu olmasına rağmen. Niye mi? Çünkü onun rengi farklıydı bizimki pembe ama o mavi. Bir tane yetermi hiç bütün renklerden olmalı yani... Başka bir mağazaya girdik, orda arabada bir bebek gördüm 9-10 aylık, Yaren kendi gibi bebekleri gördüğünde çok mutlu oluyor. Bende bizim arabayı yaklaştırdım iki bebek karşılıklı duruyordu, Yaren elini uzattı diğer bebeğin elini tuttu bende tatlı tatlı onları seyrediyordum... Sonra bizimkisi diğer bebeğin altındaki beyaz battaniyeyi kendi battaniyesi sanıp başladı çekiştirmeye aaaaa ben şoktayım tabii. Hiç de paylaşımcı olmayan bir tavır sergiledi küçük hanım. Cadıııı :))))) Birde alışveriş merkezinin ortasında bulunan havuzlar vardı bizim işkenceyi artıran, bıraksak girecek içine, nasıl cırpınıyo suya dokunmak için. geri çekincede kıyanetleri kopartıyor.
Düşünün bütün bu olanların arasında mızmızlanmalar, acıkmalar, alt değiştirme yani anlayacağınız dolu dolu bir alışveriş maceramız oldu. Allahtan kocam yanımdaydı. Buradan sana da teşekkür ediyim aşkım.....Sağol bütün zorluklara rağmen alışveriş yapmamı sağladığın için....
Evettttt büyüyor... Daha önce dediğim gibi etrafında olup bitenin farkında ve istemenin ne oldugunu biliyor artık.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Yoğurtlu Makarna


Dün akşam yemeğinde Yaren'i görmeliydiniz. Ağzı burnu yogurt içindeydi, o yogurtlu ağzı insanın ısırıveresi geliyor. Yavaş yavaş hanımefendinin akşam yemeklerine teşrif etmesini sağlamaya çalışıyoruz, çünkü biz yemek yerken hiç ama hiç rahat vermiyor hep masada olmak istiyor, öyle boş boş mama sandalyesinde de oturmak istemiyor eee haklı tabii sıkılıyor, illa kucagımızda olup tabagı çekiştirip, kaşıgı agzına sokup, ekmegi kucaklayıp bi ucundan somurmak istiyor. Böyle oluncada bizim yemekler tam işkenceye dönüşüyor. Bizde onunda bizimle beraber yemesine karar verdik ve ilk deneyimimizi dün akşam yaşadık. Menüde makarna vardı. Soslu makarnanın daha ona göre olmadığını düşünerek yogurtladım ve küçük parçalara bölüp bölüp yedirdim küçük hanıma, o kadar keyfi yerindeydi ki anlatamam diğer akşamlar mama sandalyesinde 1 dk durmayan yaramaz kız keyifle kuruldu sandalyesine. Sonrasında elini daldırdı, kolunu daldırdı derken heryeri yoğurt içindeydi. Onu öyle mutlu ve yoğurtlu olması bizide inanılmaz mutlu etti.

17 Şubat 2011 Perşembe

Portakal

Portakalı soydum baş ucuma koymadım tabikide tabağa minik minik doğrayıp Yaren'in önü koydum ki kendisi yemeyi öğrensin, elleri kullansın diye. Başarılı oldumu? Ellerini kullanması açısından evet, kendi kendine yemesi konusunda hayır. Önce şaşırdı portakal parçacıklarını alıyım mı almayayım mı diye,ben gösterdim "bak kızım böyle yiyeceksin." dedim, aldı eline portakalı bana uzattı, tesekkür edip afiyetle yedim. Sonra kendi ağzına götürdüm ben değil sen yiyeceksin diye yok olmuyo yine benim ağzıma veriyor portakalı. Yerde, sağda, solda bulduğu herşeyi ağzına götüren küçük hanım portakalı götürmüyo ağzına :)  Eeee iş başa düştü ben yedirdim portakalını. Olsun yavaş yavaş öğrenecek en azından annesine yedirdi portakalı buda bi başlangıç hemde çok güzel bir başlangıç....

Kızıma....

Biraz geç oldu seninle ilgili olan herşeyi not etmek için  farkındayım. Anne ve baba demeni, el sallamanı, gülücüklerini,öpücük atmanı, suluğunun kapağını kapatmaya çalışmanı, üst dişlerinin cıkmasını, hatta beşinci dişinin cıkmasını bunların hiçbirinin ilk tarihi yok. Bende bundan sonrasını kaçırmamak için bu blogu tutmaya karar verdim. Hep erteliyordum, sonra yazarım, bu tarih aklımda nasıl unuturum diyordum, diye diye unuttuk işte. Bundan sonrasını kaçırmayacağız bebeğim....